DaNieL Jacob RaDcLiFFe
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

DaNieL Jacob RaDcLiFFe

Daniel Radcliffe
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Daniel Radcliffe’in Kişisel Sitesinde Yayımlanan R

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
TILSIM

TILSIM


Mesaj Sayısı : 84
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 30/05/07

Daniel Radcliffe’in Kişisel Sitesinde Yayımlanan R Empty
MesajKonu: Daniel Radcliffe’in Kişisel Sitesinde Yayımlanan R   Daniel Radcliffe’in Kişisel Sitesinde Yayımlanan R Icon_minitimeÇarş. Haz. 27, 2007 10:00 am

[quote author=Anka link=topic=296.msg667#msg667 date=1177850583]
Daniel Radcliffe’in Kişisel Sitesinde Yayımlanan R Danandjenna_gigglingth
Daniel Radcliffe ile röportaj yapmak için bir odada beklerken hazırlanmak adına ne yaparsın? Hiçbir şey – Buna yetecek zaman yoktur... En azından o odaya girip tokalaşma ve hoş geldin kucaklaşması için aniden bana doğru yürürken yeterince zamanım olmadığını düşündüm . Ve elbette daha sonra olacaklar belli: Çay saati. Tamam, tamam. Kabul ediyorum. Ben çay aldım, o diet kola.

Bu röportajı daha eğlenceli kılmak için bu kez farklı şeyler denedik. DanRadcliffe.com adresinden belli başlı bir hareket noktamız olsun diye üzerinde konuşabileceğimiz başlıkları toparlayarak bir konu listesi çıkardım. Bu konuşmamızın baştan sonra ilginç geçeceğinin bir kanıtıydı.

Başlarken... ah evet, bakalım – az önce bahsettiğim konu listesiyle başlayabilirdik. Beraberce bu başlıkları düzenlerken Dan, artık büyüdüğü için sevmediği Pokemonları onun favori listesinden çıkardığımdan emin olmak istedi. (aslında ben bunu 2 yıl önce yapmıştım) Simpson’ları seviyor ve hâlâ ilgiyle takip ediyor.

Daha başka.. Ah evet. — gruplar... Aldığım duyumlar arasında birkaç grup var: The Thrills, Jet, ve Darkness. Jet diğer iki grubun aksine Dan’in Rolling Stones’a artan saygısı yüzünden (alkış) eski önemini kaybetti. Kim bilebilir... Onları bir süre önce listeden çıkarmıştım zaten.

"Tuttuğu hokey takımı" konusuna gelince. Evet, - biz onun video oyunlarından rast gele bir isim seçtiğini zaten biliyoruz fakat nedenini bilmiyorduk. Dan açıklıyor, " Evet bu oyun bende vardı ve tam da dediğim gibi sadece ismini çok beğendiğim için almıştım. İzlediğimiz hayvan belgesellerinde çöl tilkisini (coyote) çok severdim. Kurtlar ve tilkiler hakkındaki programları izliyordum sürekli. İşte seçimimin nedeni!"

Sıra Dan’le birlikte kafanızı karıştırmak için hazırladığımız plâna geldi. HAYIR! Şaka yaptım!! Niyetimiz GERÇEKTEN bu değildi. Yemin ederim... Aslında elimdeki liste üzerinden sohbet ediyorduk ve sonra bir başka konu açıldı ve derken bambaşka şeyler konuşmaya başladık. (Kaydın tamamını göndermeyişim bu yüzden. Kafanız karışabilirdi) Burada bir nokta koymaya ve sizin için mümkün olduğunca ızdırapsız bir şekle girmesine çalışacağım. Öncelikle- Harry Potter ve Ateş Kadehi...

Dan labirentteki sahnelerden birinden bahsederken Mike Newell'ın müthiş şevkli bir yönetmen olduğunu anlattı. "Bir sahnede Mike bana fikir vermek açısından bir hareketi nasıl yapacağımı göstermek istedi... Yerdeydim ve oradan buradan üzerime gelen büyüleri savuşturmaya çalışıyordum. Ve sonra Mike aşağıya indi, etrafta bir o yana bir bu yana salınarak bana ne yapılması gerektiğini göstermeye çalıştı. Ve yaptı da. Bu sahne Phelp ikizlerinin birbiriyle dövüşmeleri gereken yerdeydi. Mike aşağıya indi, Phelp ikizlerinden biriyle güreşti neredeyse. O kesinlikle becerikli bir yönetmen."

AK’yle ilgili konuştuğumuz bir diğer konu, Sınıf Başkanlarının banyosu sahnesiydi. Dan sette bu işlerin nasıl yürüdüğünü tekrar hatırlattı "Aslına bakarsan pek görünmüyorum. Çünkü üzerimde bornozla geliyorum ve teorik olarak onun altında çıplağım. Ama aslında üzerimde –ki emin ol kesinlikle giymek istemezdin- ten rengi bir iç çamaşırı vardı. Kimin bu elbiseyi tasarladığını bilmiyorum ama ten renginden iç çamaşırı kesinlikle modaya damgasını vuracak!"

Bu sahnenin kostümünün bir boxerdan ibaret olup olmadığını sorunca Dan yanıtladı "Hayır hayır, boxer değil, daha çok yüzücülerin mayolarını andıran çamaşırlardı ve gerçekten herhangi birinin böyle bir şeyi giymek isteyebileceğini düşünemiyorum bile! O bedenimin üst kısmının göründüğü yarı çıplak bölümü görmedim. Fakat ondan sonra gelen banyo bölümlerini izledim. Mızmız Myrtle’la olan bölümler, gerçekten komik. Çok iyi bir sahne ama sinemada öyle görüneceğim için biraz gerginim."

Ateş Kadehinin şu oldukça popüler banyo sahnesinden konuşup Dan’e soğuk terler döktürdükten sonra ona küçük bir mola vermeye karar verdim ve elimdeki konu başlıklarına bir dönüş yaptık. Kitaplar- favorilerine birkaç tane daha eklemişti: Emile Zola’nın Tohum’u ve Louis De Bernieres’nin “Don Emmanuel'in Alt Tarafları” adlı romanı.

Dan biraz Tohum’dan bahsetti, "Harika, Kuzey Fransa’da bir maden köyünde, toprak sahipleri ve işçiler arasında geçen bir hikaye. Beğendiğim yönü, işçilerin haklı, patronların haksız olduğunu ya da tam tersini söylemiyor oluşu. Savaşan iki tarafın da haklı olması trajedinin doğasındandır. İki taraf da hem haklıdır, hem haksız. Herkesin ve her şeyin çaresiz kaldığı andır bu an. Gerçekten etkileyici bir kitap. Fransız İhtilalinin ardından yazılmış ve ben gerçekten çok beğendim. (Bu arada Dan listeye “Don Emmanuel'in Alt Tarafları”nı ekliyordu)...".

Dan bu yaz on altı yaşını bitirdi ve bu, onun sette daha fazla zaman geçirebileceği anlamına geliyor. Fakat o böyle düşünmüyor. "Harry Potter filmlerini yaparken neredeyse her gün setteyim zaten, bence önceki çalışma saatlerim gayet iyi. Aynen devam edeceğim."

Neden daha fazla mesai yok? Eh, çünkü Dan gayet başarılı geçen GCSE* sınavlarının ardından AS Level için çalışmaya başladı. Dan İngiliz Edebiyatı, Tarih, Din ve Felsefe alanlarında yoğunlaşmayı düşünüyor. Neden Din ve Felsefe?

"Kavramlar üzerine düşünmeyi gerektiren konuları seviyorum çünkü. Matematik dediğin nedir, "iki iki daha dört eder", "üç iki daha beş eder". Matematik, sana cevaplar verir. Oysa felsefede soru “iki iki daha kaç eder?” değildir. Felsefenin sorusu şudur: “iki nedir?” Bu, nesnelerin aslında ne olduklarıyla; anlam ve gerçeklikle ilgili. Ve benim çok ilgimi çekiyor çünkü ancak bunlar üzerinden kendi düşünceni oluşturabilirsin."

Klibi dinleyecek olursanız benim bu yıl okulda yaptığım felsefe tercihine de değinen bir sohbete başladığımızı göreceksiniz. Lâf lâfı açtı ve sonunda kendimizi Philosophical Kings ve Dan’in AS Düzeyi hakkındaki düşüncelerini konuşurken bulduk.

"Evet! Philosopher Kings’i yeni yeni dinlemeye başladım ve bence muhteşemler, çünkü bizimle aynı yollardan geçmişler. Burada oturup seni felsefi bir analiz için yüreklendirebilir, destekleyebilirim çünkü bu bütün filozoflar için çok önemli olmuştur. Gerçekten bulunmaya değecek, tercih edilesi bir pozisyon.. Çünkü 'AS' Düzeyi, GCSE’lerden biraz daha farklı, daha fazlası. GCSE’lerde konuyu alıyorsun, iyice hazırlanıp, çalışıp, öğreniyorsun çünkü seneye gideceğin okul için bunları yapman gerekiyor. 'AS' Düzeyi’nde ise bundan fazlası var. Bütün gün oturup hayat hakkında kendi fikirlerini edinmek için düşünebilirsin. Bunlar aynı şeyler değil. Bu, kendin hakkında daha fazla sorumluluk aldığın, tamamen farklı bir çalışma şekli. Öğretmen “Biz size bu işi veriyoruz, gidin ve kendi yolunuzu bulun” der ve bu bana kalmıştır, işte benim almaktan çok hoşlandığım bir sorumluluk. Hep sorumluluk alma konusunda başarısız olacağımı düşünmüştüm ama.. Yani işte, şeker, Mars çikolatası… Bunlar asla değişmez!".

Evet – neticede yine elimdeki kâğıtlara dönmüş durumdayız. Mars Çikolataları şimdi ve ilelebet onun en sevdiği çikolata olacak.!!! Gezdiği ülkelere iki tane daha eklediğini söyledikten sonra beş yaşındayken gittiği Türkiye’de başından geçen bir olayı anlatıyor. "Harikaydı aslında gerçekten çok güzeldi... Bir çocuk beni boğmaya kalktı! Küçüktüm, beş yaşında falandım. Diğer çocuk da öyleydi. Kafamı suyun altına soktu, ben de “Hayır, bu hiç de eğlenceli değil” diye düşünmeye başladım ve tekrar suyun üstüne çıkmak için bayağı çırpındım. Ama sonra bir şeyim kalmadı, gayet iyiydim." Tamam, açıklamak için söylüyorum, kesinlikle onun hâline gülmüyorduk, onun güldüğüne beraberce gülüyorduk.

Aynen devam edelim... Aktrisler- Hayranı olduğu bayan yetenekler arasına Natalie Portman’ı da ekledi. Diyor ki, "Onların en büyük özelliği hepsinin çok güzel, fakat aynı zamanda harika oyuncular olmaları.".

Diğer büyük yeteneklerden, Kirsten Dunst, Nicole Kidman ve Scarlett Johansson ve diğer birkaç isimden bahsederken, ona hayranlarının beklentilerinin kendisinde nasıl bir karşılık bulduğunu sordum. " Gerçekten insanların benden bekledikleri üzerine pek kafa yormuyorum. Sadece yapmam gereken… Ben, insanların beklentisini ne kadar karşılıyor diye düşünmeden, kendi üstüme düşeni yapıyorum. Eğer karşılıyorsa ne mutlu bana, ama karşılamıyorsa yapmak istediğimi mümkün olduğu sürece mükemmelen yapmaya çalışırım. Mutlu ve umutluysam sorun yoktur." şeklinde karşılık verdi.

Her zamanki gibi yine karanlık tarafa geçip ikimizi de gayet mutlu ediyora benzeyen bir konu başlığına, müziğe geldik. Müziğin popüler kültürün bir yansıması, bir aynası oluşunu ele aldık. Bu kez Dan’in basın danışmanı, işin nereye varacağını bildiği için gözlerini deviriyor. Ona göre aklımızdakilerin tamamını söylemek için 16 saate ihtiyacımız varmış. Öyleyse süre başlasın, bakalım ne kadar uzağa gideceğiz.

Dan şöyle dedi: "Razorlight’tan Johnny Borrell çok güzel bir şey söylemişti. Bir reklâm ya da öyle bir şey için müzik yazan bir grup hakkında konuşuyordu. Kendi şarkılarından birini vermesi için aynı anlaşmanın kendisine de teklif edildiğini söyledi. Ve dedi ki “âşık olduğunda ya da hayatının en önemli anlarından birinde bir şarkıyı dinlemiş biri bu şarkının olur olmaz her yerde ve her anda karşısına çıkarak anlamını yitirmesini, o özel anların mahvolmasını istemez.” İnsanların bir müziği ya da grubu reklâmda, tanıtımda duyup beğenmesi çok yazık. Müzik bu şekilde dinlenmemeli. Bugün pop müzik yetmişlerde olduğundan çok farklı bir durumda. Çünkü o yıllarda bir Blondie, bir Beatles vardı ve şimdi pop müzik adına üretilen şeylere bakıyorum. Burada (İngiltere’de) bence gerçek bir yıldız ve yetenekli bir sanatçı onların yolundan gitmek ister. Güzel olan bu. Gerçekten çok derinlemesine düşünmedim ve bu noktada fikirlerim tam şekillenmiş değil. Galiba bugüne kadar bana sorulmuş en zor soruydu.

Pop idollerinin sembolize ettikleri şeyler hakkında uzun bir sohbette biten, toplumun müzik anlayışı konusunda yapılmış bu zekice analizler arasında mekik dokurken zaman geçiverdi. Uzun lâfın kısası, uzun bir konuşmanın ardından, yaptığını “şöhret” olmak için değil sanatına olan tutkusundan dolayı yapan insanları dinlemenin daha hoş olduğu konusunda fikir birliğine vardık.

Biz böyle konuşurken Dan oyunculuğun yanı sıra yazarlık tutkusunu hayranlarıyla paylaşmak istedi. Daha doğrusu o bir kitap yazmak istiyor. Fakat yazma plânları hakkında konuşmaktan hoşlanmıyor. Diyor ki, "üzerinde çalıştığım bir şey hakkında herhangi birine herhangi bir şey demişsem eğer, yazdıklarımı tekrar okuduğumda onlardan nefret etmeye başlıyorum. Hemen vazgeçiyorum.” Bunun üzerine madem öyle, daha önce yazıp bitirdiği bir şeyden bize bahsetmesini istedim ve Dan detaylı bir açıklama yapmayı memnuniyetle kabul etti.

"Daha önce yazdığım bir şey... Yani aslında genelde okulda yazıyorum. Okul için ödev tarzı bir şeyler yapmayı, karakterler üzerinde çalışmayı çok seviyorum. Hiç Konuşan Kafalar’ı izledin mi? Temelde hayatları hakkında hikâyeler anlatan karakterlerdir. Böyle birçok çalışmam oldu. Bir tanesi bir çocuğun ailesiyle arasındaki ilişki hakkındaydı. Evet, yani, sadece karakter çalışması, büyük bir konu eğil. Çünkü birçok arkadaşım sürekli böyle muazzam konular seçiyorlar, savaş gibi. (WWII Ordu subayı taklidi yaparak) "Sipere gittim ve çakıyla SEKİZ YÜZ Alman öldürdüm!" ya da "bir futbol maçı yapıyorduk ve ben takımım için YİRMİ gol attım." gibi iddialı şeylerden gerçekten hiç hoşlanmıyorum ve yapmıyorum da zaten. Sadece iddiasız karakterler, aileler hakkında bir şeyler yazmayı seviyorum".

Madem karakterler hakkında çalışmayı bu kadar çok seviyor benim gibi ödev yapmakla yetinmeyip çalışmalarını ilerleterek bir senaryo yazması gerektiğini söyledim. Bu ilgisini çekti ve bir senaryo yazma programı olduğundan bahsetmeye başladı. Ama yine konudan sapıyoruz. Konuşmaya -ee röportaja- geri dönelim. Evet.

Sürekli Dan'in inanılmaz mizah yeteneğinden bahsediyoruz. Ben de ondan bana bir fıkra anlatmasını istemeye karar verdim. İşte geliyor:

Dan: Bob Marley donat/çekerli çöreğini nasıl sever?
Jenna: *Omuz silkme* Bilmem
Dan: Wi' jam in! (?).

Dan bu fıkrayı gerçekten çok seviyor, bunun "evet soğuk ama iyi bir espri” olduğunu söylüyor. Hoşgörün. Kahkahalar kesildikten sonra Mike Leigh’in son oyunu 2000 Yıl’dan edindiği izlenimlere geçiyoruz. "Çok ilginçti. Daha önce gidemediğim epik tiyatronun en büyük eserlerinden birini görmek istemiştim. Bunu bekliyordum ama umduğumu bulamadım. Yine de ana karakter kesinlikle muhteşemdi. Çok beğendim. Hikâye, lâik bir Yahudi ailesi, tarihleri ve politik yaklaşımları hakkındaydı. Gerçekten ilginçti.” diye açıkladı Dan.

Arkanıza yaslanmakta acele etmeyin. Gayet garip bir soru var sırada çünkü. İşte geliyor: Bir kızı etkilemek için söylediğin ya da yaptığın en saçma şey nedir? Hemen cevabı yapıştırdı: "Merhaba, ben Harry Potter... HAYIR!!!!! (gülüyor) Bilmiyorum.. Ne söyledim... Ben genelde ne söyleyeceğimi bilemem ve rezil olurum. Asla o korkunç çıkma teklifini denemedim, anlamıyorum siz nasıl... Onlardan biri hiç sana karşı kullanıldı mı? Bir kız nasıl olur da 'Ah, açıkça görülüyor ki sen bana yaklaşmak için bu yöntemi kullandığına göre çok zeki birisin, kesinlikle seninle çıkmalıyım.' der bilmiyorum. Bunun nasıl işe yaradığını gerçekten anlamıyorum ve asla denemem. Şimdi durum o kadar kötü değil ama yine de gerçekten çok beceriksizim ve ne söyleyeceğimi bilemiyorum. ".

Röportajımızda çılgınlığın sınırlarını zorlamaya devam edelim. Ortalığı toza dumana katacak son bir hamle kaldı: evet- işte- korkunç Kelime Çağrışım oyunu. Bu kez herkes bana döndü!!!

Jenna: Sihir.
Dan: Büyü.
Jenna: Müzik.
Dan: Nota.
Jenna: Trajik.
Dan: Mutlu
Jenna: 16
Dan: 20
Jenna: Şöhret.
Dan: Başarı?
Jenna: Çikolata.
Dan: Meyve
Jenna: Jenna
Dan: Co
Jenna: Ha?
Dan: Bilmiyorum. Aklıma gelen ilk kelimeyi söyleyiverdim! Ne anlama geldiği hakkında hiçbir fikrim yok! Meyve, meyve ve çikolata... (Meyve sevmiyor. Ve bu arada Dan’in bilinçaltına yerleşmiş olmalıyım. Artık ayrıcalıklı biriyim... Yihuu!)

Dan: Şimdi ben de sana yapabilir miyim?
Jenna: Ha?
Dan: Aynılarını ben de sana sorayım mı?
Jenna: BANA mı? Bekle, şu kitabı kapayayım bir... Aman tanrım...

Dan: Sihir
Jenna: Asa
Dan: Müzik
Jenna: Nota
Dan: Benden kopya çekiyorsun!
Jenna: Hayır çekmiyorum!!
Dan: Trajik
Jenna: Ölüm.
Dan: 16
Jenna: 17
Dan: Şöhret
Jenna: Kötü
Dan: Çikolata
Jenna: Şekerleme
Dan: Jenna
Jenna: Çatlak!

Sonunda Dan’in sınıfa dönme vaktinin geldiğini haber veren zil çaldı. Fakat gitmeden önce hayranları için benimle birkaç fotoğraf çektirmeyi nezaketle kabul etti. Elbette poz verirken gülüşmemek için bayağı zorlandık. İnşallah bu üç fotoğraf ve inceleyerek bizzat yenilediği onun hakkında derlediğimiz bilgiler (biz zaten sürekli yenilediğimiz için düzelteceği pek fazla bir şey olmadı), hayranlarının iştahını bir süreliğine yatıştırır...

Her zamanki gibi Dan’e, ailesine ve oldukça yoğun programı arasında bir süreliğine de olsa Dan’le vakit geçirme ayrıcalığını bana tanıdığı için Warner Bros’a en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Dan ve babasıyla konuşmak harikaydı. Her Londra’ya gelişimde dünyanın en zeki, etkileyici, şaşırtıcı iki insanını tanıdığıma çok memnun oluyorum.

*: Öğrenciler 16 yaşında GCSE sınavlarına girerler çünkü İngiltere’de üniversiteye devam edebilmek için genellikle 1-2 akademik yıl devam eden “A-Level” (advanced level) diploma veya muadili bir eğitim almak zorundadırlar. AS Level A-Levelin bir kısmını teşkil eder. (ç.n.)


[/quote]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Daniel Radcliffe’in Kişisel Sitesinde Yayımlanan R
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
DaNieL Jacob RaDcLiFFe :: DaNieL rOpÖrTaJLaR-
Buraya geçin: